Kütahya I. Ulusal Sosyoloji Sempozyumu

Kütahya I. Ulusal Sosyoloji Sempozyumu

Fakültemiz Sosyoloji Bölümü tarafından Germiyanoğlu Yakup Bey Konferans Salonu’nda  "Kütahya I. Ulusal Sosyoloji Sempozyumu" düzenlendi

 Fakültemiz Germiyanoğlu Yakup Bey Salonu'nda düzenlenen Sempozyum açılış törenine Rektörümüz Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ayhan Kahraman, Fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Rahmi Kasımoğulları, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Levent Mercin, Fakültemiz Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Talip Karakaya, akademik ve idari personelimizin yanı sıra çok sayıda öğrencimizde katıldı.

Sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren Fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Rahmi Kasımoğulları şunları söyledi:

1. Ulusal Sosyoloji Sempozyumu'na hoş geldiniz. Sosyoloji Bölümümüzün üstlendiği bu sempozyumu sizlerin katılımıyla gerçekleştiriyoruz. İlginç bir dönemden geçiyoruz. Pandemi, ekonomik kriz, deprem, terör, iklim ve çevre krizi gibi sosyal olayların aynı anda bir araya gelmesiyle birlikte öngörülemez bir yaşam sürecini yaşıyoruz. Bu durum sosyal hayatı derinden etkiliyor. Her şeyi, herkesi yerinden ediyor. Böylece belirsiz ve huzursuz yaşamlar ortaya çıkıyor. Kutuplaşmalar önlenemez hâle geliyor. Liyakata dayalı bir sistem yerine sadakata dayalı bir sistem ortaya çıkıyor. Tüm bu sosyolojik sorunların ele alınması, çeşitli platformlarda tartışılması büyük bir önem arz ediyor. DPÜ Sosyoloji Bölümü bu konuları da içerisine alacak şekilde 1. Ulusal Sosyoloji Sempozyumunu gerçekleştiriyor. Sempozyumun Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılına da denk gelmesi de daha bir anlamlı kılıyor. Sempozyumun başarılı geçmesini diliyor, sempozyumda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum dedi.

Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Levent Mercin ise şöyle konuştu:

Burada bulunmaktan dolayı çok mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. Zor günlerden geçiyoruz. Filistin’de orantısız, acımasız, haksız şekilde yapılan zulmü kınadığımı, buna sebep olanları Allah’a havale ettiğimi belirtmek isterim. Orada vefat eden insanların şehit olduğunu biliyoruz ancak vicdanımız el vermiyor. Sevgili gençler insanların hayatında belirli bir dönüm noktaları olur. Bu anlar çok önemlidir. Yaşanmışlıklarınız size sorumluluk kazandıracaktır. Şu anda burada olan sizler eminim ki, sunulacak bilgileri dinlediğinizde kendinize ders çıkaracaksınız. Bir konuşmacının söylediğinden bir anlam çıkarmaya çalışın. Sizler okumayı seven insanlarsınız ancak bazı şeyler kitaplarda yazmaz. Sempozyumdaki tüm bildirileri iyi dinleyin, onlar size yol gösterici olsun. Çok şey bilebilirsiniz, yanınızdaki birinin de sizlerden bazı şeyleri daha iyi bildiğini düşünün. Akıl akıldan üstündür. Bana konuşma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyor, sempozyumun başarılı bir şekilde geçmesini diliyorum" dedi.

Etkinliği düzenleyen Fakültemiz Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Talip Karakaya, katılımcılara teşekkür ederek başladığı konuşmasında düşüncelerini şu sözlerle ifade etti:

Dünyamızda çevre faktörleri, depremler, seller, orman yangınları gibi pek çok bireysel ve toplumsal olaylar yaşanmaktadır. Sosyoloji de diğer bilim dalları gibi bunlardan etkilenmekte ve çözüm üretmek için çaba ortaya koymaktadır. Bu sempozyumda sosyoloji alanında çalışan akademisyenler, araştırmacıları ve lisansüstü öğrencileri bir araya getirmeyi amaçlamaktayız. Sempozyumumuza çok yoğun bir ilgi bulunmaktadır. Ben tüm katılımcılara teşekkür ediyorum. Bu sempozyumun bölümümüz, fakültemiz, üniversitemiz ve Kütahya’mız için hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Etkinlikte konuşan Rektörümüz Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, protokol üyeleri ve öğrencilerimizi selamlayarak başladığı konuşmasında şunları söyledi:

Bölgemizde büyük bir ateş var. İstiklâlin ve vatanın ne demek olduğunu en iyi biz Türkler biliyoruz. Bizim adımız Kütahya Dumlupınar Üniversitesi. Dumlupınar, Türk tarihinin istiklâli uğruna verdiği mücadelenin neticesinde kazandığı zaferin adı. Bu bakımından istiklâl mücadelesi veren, vatan topraklarına sahip çıkmaya çalışan tüm mazlum halkların yanındayız. Bugün Filistin’de Gazze’de binlerce ton ağırlığında bombalar altında hürriyet mücadelesi veren masum sivil insanların acısını yüreğimizde hissediyoruz. Maalesef yaşadığımız dünya adil bir dünya değil. Güçlü olanın kanun koyduğu, 'ben ne dersem o olacak' dediği bir ortamdayız. Türkler 751 yılında Talas Savaşı'nda Çinlilere karşı Müslüman Araplarla tanıştı. 800’lü yıllara geldiğimizde Türkler İslam ordularının komutanları oldular. 868’e geldiğimizde bu komutanlardan birisi kendi adına Mısır'da devlet kurdu. Adına Tolunoğlu dedi. Tolunoğlu Ahmet’in kurduğu devletin sınırları Filistin’i de kapsıyor. Yaklaşık 1150 yıl boyunca Filistin ile bir ilişkimiz vardır.

Mescid-i Aksa bizim ilk kıblemiz olmasaydı bile bizim vicdanımız mazlum ve sivil insanların yanında olurdu. Bir savaş hukuku var, savaş hukukuna bile aykırı şekilde orantısız güç kullanılması elbette bizim vicdanımızı sızlatıyor. Bu coğrafyanın kaderi gözyaşı ve kan değildir. Bu coğrafyanın kaderinde önemli rol oynayan Türk milleti bu yapılanları şiddetle kınıyor. Ben de vicdan sahibi biri olarak bu yapılanları en şiddetli şekilde kınıyorum. Mutlaka bu coğrafyaya barış gelecek, Filistin gözyaşını silecek. O günlerin yakın olduğunu düşünüyorum. Bugün bu anlamlı sempozyumun başarılı geçmesini temenni ediyorum. Milletimizin ve bütün insanların dertlerine çözüm sunacak alternatif oluşturduğunu görmekten çok mutlu oldum. Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

Sempozyum açılış konuşmarının ardından toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

Son Güncelleme Tarihi: 20 Ekim 2023, Cuma